50. Kapitalist/Emperyalist Batı Çökerken...

Mahalle'nin cimri ve hırsız zengini iflâs ettiğinde, yoksulun gözleri parıldar. Kendi cebine giren hiçbir şey olmayacağı halde, yoksul, zenginin müflis hâlinden keyif alır. Psikanaliz yahut sosyoloji bu keyfe nasıl bir teori üretmiştir, keyfin süresi ne kadardır; yoksul buna da aldırmaz. Müflis zengin bir daha zengin olsun ya da olmasın; bununla da ilgilenmez. Yoksulun gözlerindeki parıltı, zenginin kendisi gibi 'algılıyor' hâle gelmesinden üremiştir ve hayatında bir an buna şahit olmak bile yoksulun gözlerinin parıldamasına ve keyif almasına yeter, hatta artar. Başkaca kez olmasa da, zaten yoksulluğa alışkın olan için vak’a’nın tekrarına hâcet yoktur.
***
Son Papa, son küresel-kapitalist-ekonomik krizi, İlâhî bir uyarı olarak nitelendirirken mürteci olarak adlandırılmadı. USA Başkanı G.W.Bush, yıkık, çökmüş görüntüsüyle 'ulusun sisteme olan inancının sürmesi isteğini'  yalvarırcasına televizyonlarda canlı yayında dile getirirken de, kimse çıkıp onu küçümsemedi, onun gaflarıyla alay etmedi. Avrupa'nın dev ülkeleri yana yakıla çâre ararken, merkez bankası başkanları, zengin G7’ ler sık sık bir araya gelerek piyasalara para pompalarken de kimse onların bu hâlini karikatürize etmedi. Dünya'nın bütün yoksulları yüzlerce yıllık büyük bir olgunlukla ve sessizce, keyif alarak, gözleri parıldayarak bu kan emicileri izliyorlardı.

***
Biliyorlardı ki; mürteci diyenler, değerlerle alay edenler, Peygamberleri karikatürize edenler hep aynı şımarık zengin züppelerdi. Kendilerinin aldığı bu keyif, borsa endekslerinin kırmızı oklarla aşağı yönlü seyri, brokerlerin canhıraş feryatlarla saçlarını başlarını yolması, bankacıların, emlâkçilerin etekleri tutuşmuş bir şekilde tutunacak 'parasal' dayanak aramaları sürdükçe daha da katmerlenecekti. Velev ki; bu süre bir an, bir ay olsun. O zengin züppeler, işsizlik ve parasızlık korkusuyla yaşamayı tecrübe etmişlerdi artık. Gözlerindeki büyük küçümsemeyle kibrinden geçilmeyen Büyük Devlet Başkanları'nın ağlayan, yerlerde sürünen, yoksulluğun korku uyandıran detaylarını fark etmeleriyle turşuya dönen yüzlerini görmek bir daha nasip olmayacak bir nimet olabilirdi. Yoksulun keyfi işte bu yüzden değerliydi.
***
Belki örtülü operasyonlar parasızlıktan yapılamayabilir, bir sürü yoksul öldürülmekten kurtulabilirdi. Irak’ta, Sudan'da, Somali'de, Pakistan'da, Afganistan'da ve daha birçok yerde akan yoksul kanı durabilir, doğmaya fırsat bulamadan yahut doğduktan hemen sonra gıdasızlıktan ölen bebekler sağ kalan yoksul ebeveynlerinin gözlerindeki bu kısa parıltıyla hayat ışığı bulabilirlerdi. Ukrayna Devlet Başkanı Yuşçenko Parlamentoyu feshedip, erken genel seçimlerin 7 Aralıkta yapılmasını öngören bir kararname çıkardığında, kapitalizmin parasıyla fonlanıp ‘Turuncu’ devrimle seçilip gelen, Ukrayna Başbakanı Yulya Timoşenko-Devrimin Jan Dark'ı-, parasızlıktan seçimin yapılamayacağını beyan ederken de yoksulu sevindirdiğinin farkında değildi. İzlanda adası yaşadığı iflas'tan dolayı internet ortamlarında açık arttırmayla satılığa çıkarılırken, yoksul, bir kaç yoksulla bir araya gelerek bu eski zengin adayı satın alabilmeyi bile umudedebilirdi.
***
Hüzünlü şarkıların, içli yöresel türkülerin, şiirlerin, sosyal felâketlerin, hastalıkların, ölümlerin, ayrılıkların, kavgaların, iç savaşların tam orta yerinde durup yoksulu can evinden, evinden vuran kapitalizm'in yaşadığı bu kriz, yoksulu keyiflendirmeyecekti de ne işe yarayacaktı başka? Onu daha da yoksullaştıramayacaktı bu kriz. Aksine çalınan her şeyinin artık çalınması güçleşecekti belki de. Tüsiad'ın kadın başkanının krize dair feryatları, aç çocuğuna mama alabilmek için Câmi önlerinde boynunu kırıp utanarak dilenen kadının cılız yardım istekleri kadar bile asil değildi. Hele bu feryatların kendisinin-babasının- şirketlerinin batması riskinden kaynaklandığını da biliyorsanız; yoksulun asil keyfine şapka çıkarmaz mısınız? Yoksullaşacağından korkanın yaşadığı, yaşayacağı travmanın boyutlarına psikologlar bakacaktır kuşkusuz; lâkin yoksul, bu kaygıdan beri kalacağı için keyiflidir. Onun keyfi işte bu yüzden değerlidir.
***
Ama, kimse yoksulun onurlu sessizliğinde aldığı bu keyfin reklamını yapmaz. Bu keyif  paralı alıcısı olmayan bir keyiftir. Paralıların da alamayacağı bir keyiftir.
***
Hindistan ve Çin’de yaşayan yoksulların ,Devletlerinde fazlasıyla bulunan paranın kendilerine çok fazla faydası bulunmadığını bildikleri halde, Batı’nın bu paraya muhtaç olduğunu anlamalarından kaynaklanan bir keyif aldıklarını da kimse inkâr edemez.
***
Türkiye’nin yoksulları, günden güne panikleyen soyguncu zenginlerin avazları çıktığı kadar bağırdıklarında “Ekonomimiz sağlam” diyerek bu paniğe kapılanları küçümseyen hükümetleri olduğu için keyifliler. Sonra bir de, bir vakitler kendilerini soyan Batılı şirketlerin sudan ucuz fiyatlarına müşteri olabilecek nakiti bol şirketlerinin olduğunu duydukları için keyifliler.
***
Zenginlerin kurulu düzenine su taşıyan köşe yazarlarının, “kapitalizm çöküyor” konulu yazılar döşeyerek yoksulu sevindirmeye devam edenleri, yoksulları aldatmakla suçlamaları ve aslında bunun sadece geçici bir kriz olduğunu iddia etmeleri yoksulu daha da keyiflendiriyor. Çökse de çökmese de dizlerinin üstünde sürünen bir “Kapitalizm” yoksulu keyiflendiriyor. Daha da keyiflendirmesin mi? Artık belki bir diğer göreli yoksul, arabasına koyacağı benzini düşünüp endişelenmeyecek eskisi gibi; rahat rahat binip gidecek belki anne-babasının elini öpmeye.
***
Değmez mi?

Alper SELÇUK, 12.10.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder