41. Açılımlar Döngüsünde İzdiham; Kürt Açılımı

Bir sürü açılımımız var. Ama hepsi kapandı. Ya da açıldığı gibi kaldı. Bu açılımlar rengarenkti. En karası CHP'nin çarşaf açılımı oldu. Açıldığı gibi kara çarşafları bir kenara fırlatan tesadüfen seçilmiş ve gösteri dünyasında kullanılamayan bir kaç 'fukara' kadın tarafından kuytu bir köşede defnedildi. Şimdi de 'Kürt Açılımı' diyorlar. Bu kez hükümet diyor. Açılımlar döngüsünde bir izdiham var gayri. Bir bağırtıdır sürüp duruyor. Da biri gelse de anlatsa, anlasak; neler oluyor? Şimdiye kadar yapılanlar neydi?
***
Hükümet, yasaları AB uyum süreci içerisinde demokratikleştiriyor; ama demokratik standartlara göre anayasayı değiştirecek bir açılım gücüne sahip değil. Anayasası değişmeyen bir ülkenin yasalarının demokratikleşmesi nasıl mümkün olacak ki? Anayasa'yı değiştiremeyeceğini ilan eden ve son şeklini verdiği anayasa taslağını askıya alan/nadasa bırakan bir hükümet, nasıl bir açılımdan medet umabilir? Kürt Açılımı, diğer açılımlar gibi temelleri dönüştürülmemiş demokratik(!) bir yapının ikna odalarında katledilmeyecek veya bir ucube olarak ortada kalmayacak/bırakılmayacak mı? Yetkilerini aşarak anayasa değişikliklerini anayasa'ya aykırı bir şekilde esastan görüşen ve iptal eden ve kendisini bütün icrâî(yasama-yürütme) kurumların üstünde gören Anayasa Mahkemesi gibi bir antidemokratik yüksek mahkemenin varlığına dair engelleyici özellikleri ortadan kaldıramayan hükümet hangi açılımları, açılıp genişletilecek hakların üzerine serebilecek? AB uyum sürecinin ne manası var ki?


***
Bir de nur topu gibi HSYK sorunumuz var. Anayasa Mahkemesi açılımı gibi HSYK açılımı da lâzım bize. Bize açılıp açılıp nehre atılan açılımlardan oluşmuş uzun kuyrukta bir izdiham lâzımdı. Onu da bulduk adını koyduk, Kürt açılımı. Güzel şeyler yapılacak dendi, bekliyoruz. Güzel şey? Hangi itibârî mukayeseye göre güzel? Bahçeli "ihanet" diyor, Baykal, PKK'nın muhatap alındığını söyleyip duruyor. Cânî, açılımın adımlarını sıralayarak -bir süreç varsa orta yerde- bu süreci baltalıyor; deneyimli kıvrılmalarla 'kendim için birşey istiyorsam namerdim" diyerek, romantizme dikiş dikiyor. DTP kürtlerin tek temsilcisi sanrılarıyla federasyon iddiasından vazgeçmiş bir 'kuzu' gibi davranıp cânî'yi sayın koridorlarında yüceltiyor; CNN Türk ekranlarında kadınların dilinde aklıyor, paklıyor. Güzel şey hangisi? Hükümetin veya Cumhurbaşkanı'nın iyiniyeti mi? Elbette iyiniyet güzeldir. Ama diğer niyetler?
***
12 dev adam ve bölünmüş yollarda 'Ti' dalgasıyla savrulan bir suç koşusunda ihaneti ayağa düşüren Bahçeli, ne gördü acaba? Baykal'la gördükleri şeyler aynı şeyler miydi? Asker ne diyordu bu işe? X'inci Cumhurbaşkanı Federasyonu sokuvermişti kulakların içine emekliliğinin ve hayatının son demlerinde. Biz güzel şeylerin içinde Federasyonu'da görecek miyiz? Bize özgü bir model üretiyoruz diyoruz, Bask- Benelüx modellerinden çıkıp geliyor ve acaip bir yerde pinekliyoruz. Ne olacak acaba? Bir federasyon kurup Kuzey Irak Kürtlerini de bu federasyona dahil edecek bir planımız mı var? Acaba o zaman Arapları ne yapacağız? Araplar Bağdat'ı kendi haline mi bırakacak yani? Ayağımıza kurşun sıkmanın ne manası var? Hele petrol iştahımıza bir parmak bal çalan ABD 'nin bizi ittiği yere, ateşin içine girecek ucuz bir siyasetimiz mi var acaba? Güzel şeylerin içinde ne olacak ki?
***
Heyecanla munis bir kedi gibi ordan oraya koşuşturan Ahmet Türk niye değişti? Başbakanla, genel başkan sıfatıyla yaptığı görüşmede neler konuşuldu da o kükreyen dev gitti? Baykal'ı 1990'lardaki raporlara sahip çıkmamakla eleştiriyor. İyi de o raporlar Baykal'ın değildi ki. O dönemdeki söylemlerine ters davranmakla suçluyor, iyi ama o şimdi ergenekon avukatı. Ne değişti Sayın Ahmet Türk? Başbakan'ın seninle görüşmesi seni Kürtlerin temsilcisi mi yaptı? Heyecanın bundan mı? Güzel şeylerden biri, seni, çoğunluğu sana katılmayan bir ırkın temsilcisi mi yapacak? Sanmam, bir yerden başlanacaktı;senden başlandı. Sende durmayacak, emin ol. Ama senden başlanması yanlıştı. Sana o payenin verilmesi yanlıştı. Çünkü sen Kürtleri temsil etmiyorsun. Tıpkı Bahçeli'nin Türkleri temsil etmediği gibi Etseydin, senin partinin vekilleri senin ırk temelli politikalar üreten bir siyaset güttüğünü belirtmez ve tüm kürtlerin oylarını alarak iddia edildiği kadar sayıda Kürd'ü temsil ederdin. Baskı altındaki insanların verdiği oy oranlarına bir bak ve ne kadar insanı temsil ettiğini öğren.. Bu güzel şeylerden hiçbiri, seni temsilci yapacak kadar pervasız olamaz. Senin temsilci olman dökülen kanları meşrulaştıracak. Kan dökülmesin,derken dökülmüş kanların hesabını vermeniz gerek değil mi? Kendinizi siyaset sahnesinden silmeli değil misiniz? Sizi bu sahneye iten rakipleriniz şu anda sahnede yoklar. Gitmeli ve sizin yerinize yeni şeyler söyleyen gençler gelmeliler. Güzel şeyler ancak bunlar olabilir.
***
İlk adım ne? Kana bulaşmamış ellere sahip olanların affı. Zaten bu af yürürlükte değil mi? Saklı tutulan açılımın ayrıntılarını bilmiyoruz. Ama Bahçeli "ihanet", Baykal, "İmralı muhatap alındı" diyor. Neye dayanarak konuşuyorlar? Gizlice bir yelerden mi öğreniyorlar? Yoksa Başbakan genel başkan sıfatıyla daha önceden her iki liderle görüştü mü? Biz niye birşey bilmiyoruz? Bahçeli, 2008 yılındaki 23 Nisan etkinlikleri çerçevesinde ilk TBMM Meclisi'nde DTP'li Hasip Kaplan'ı yanına çağırarak, "Gel Hasipciğim, Meclis'in renkleri tamamlansın" diyerek yanına oturtmuştu . İhanetse , "Hasipçiğim" diyen Bahçeli'de ihanetin parçası değil mi?Yoksa Hasip Kaplan MHP milletvekili mi? Baykal, acaba imralı'dan geçmiş dönemlerde Hükümet'in izni olmadan açıklama yapabilen İmralı sakininine bu açıklama iznini veren sorumlulara neden tepki vermedi? Onun Kürt sorunun çözümünde kullananlara karşı neden sesi çıkmadı? Bugün eğer PKK muhatap alındı diyorsa, bu muhataplığın başlangıcında neden sesi çıkmadı? Hangi bir tür cânî, cezaevinden örgütünü yönetmeye devam eder, avukatları aracılığıyla basına beyânât verebilir?
***
Bu ülkenin herhangi bir açılıma ihtiyacı yoktur. Bu ülkenin ırklara vurgu yapmayan, herhangi bir inancı ve gereklerini baskı altına almayan demokratik bir Anayasa'ya ve adalet üzerinde zerre kadar kuşku tozu durdurmayan bir hukuk sistemine ihtiyacı vardır. Böyle bir ülkede açılımlara gerek kalmaz. Anayasalarla,yasalarla kapatılan yollar açılımlarla değil, köklü değişikliklerle açılabilir. Açılımlar izdihamında kaybolup giden açılımlarla da bir yere varılmaz. Açmışsanız, kapatan çok olur. Siz güzelce giydirin, en güzel şey bu değil mi?
Alper Selçuk, 06.08.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder